Topuk kalınlaşmaları da yine nasır ile benzer sebeplerle uzun süreli basınca maruz kalan topuk ve ayak tabanının basınca maruz kalan alanlarında kalınlaşmaya neden olur.
Ayak tabanında çoğu zaman sadece topukda sınırlı kalmaz çoğu zaman ayak tabanın basınca maruz kalan yani ayağın yere değen alanlarında da görülebilir.
Basınç nedeni ile aynen nasırda benzer mekanizmalar ile deri kendini korumak için kalınlaştırarak basıncın deri altı dokulara hasar verilmesini egelemeye çalışmaktadır.
Ancak bazı hastalarda topuk kalınlaşmalarının tek nedeni basınç değildir. Nasır benzeri topuk kalınlaşmalarının yanında dermatoloji pratiğinde hiperkeratoz ile seyereden bazı hastalıklarında varlığı olduğu unutulmamalıdır. Tiroid hastalıkları, diyabet, cilt kuruluğu, dolaşım bozukluğu, bayanlarda menapoz gibi nedenlere bağlı olarak da topuklarda kalınlaşma oluşabilmektedir. Bunların bizzat kendileri bir hastalık olmayıp bazı hastalıkların deri bulguları olarak kendini göstermektedir.
Bunun yanında keratoderma adıyla anılan bazı deri hastalıkları avuç içi ve ayak tabanında lokalize deri kalınlaşmalarının yanında bazı gelişimsel anomalilerle kendini gösteren genetik hastalıkların da varlığı göz önünde bulundurulmalıdır. Erken yaşlarda başlayan avuç içi ayak tabanı kalınlaşmalarına saç, tırnak, diş ve ter bezlerini anormalliklerinin bu durma eşlik edip etmediği mutlaka bir dermatoloji uzmanı tarafında dikkatle incelenmelidir. Topuk çatlağı deyip geçilen pek çok durumum altında önemli hastalıklar bulunabilmektedir.
Ayrıca günlük partiğimizde sedef ( palmoplantar psöriyazis ), egzema ( kontak dermatid ), pityiryazis rubra pilaris gibi bazı deri hastalıklarının avuç içi ve ayak tabanında sıkça yerleşme eğilimde olduğu akılda tutulmalıdır. Önemli bir diğer konu ise bu hastalıkların varlığında yapılan ponza taşı ile ovma, ayak bakım esnasında yapılan kazıma işlemleri bu hastalıkların mevcut durumunu daha da kötü yapabilmektedir. Çünkü bu sedef ve benzeri hastalıklarda köbner fenomeni adı verilen bir durum vardır. Bu hastalık olan alanlara yapılan travmalar hem mevcut hastalığı arttırmakta hem de yeni lezyonların çıkmasına neden olmaktadır. Köbner (+) olan hastalıklarda travma uygulaması kesinlikle kontrendikedir. Bu hastalıkların Deri ve Zührevi Hastalıklar ( dermatoloji ) uzmanı tarafından kendisi için özel tedavi protokolleri ile tedavi edilesi gerekmektedir. Ayrıca egzema gibi durumlarda yapılan kazıma işlemleri çatlakların derinleşmesine ve açılan çatlaklardan enfeksiyon girişine açık hale geçmesine neden olabilir.
Yine mantar gibi hastalıkların hiperkeratoz dediğimiz kalın ve pul pul soyulan deri görüntüsü ile gidebileceği bilinmeli ve şüphelenilen durumlarda mikroskobik mantar incelemesi dermatoloji uzmanınız tarafından yapılarak tanı kesinleştirilmelidir. Burumda mantar tedavisi uygulanacaksa tedavinin şekli tamamen değişeceğinden tedavi öncesi doğru tanın önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Tedavini ilk basamağını oluşturan doğru ve ayırıcı tanı hem beraberinde başarıyı getirir. Sedef ve egzema gibi hastalıkların şiddetlenmesini de engeller ve doğru tedavi için yönlendirilmesini sağlar.
Topuk çatlaklarında maruz kalınan basıncın azaltılması önemlidir. Kilo vermek, uygun ayakkabı tercihi ( hafif topuklu, ortopedik 5 nokta basınçlı, gekirse ortopedik tabanlık kullanımı ) yürüyüş ve basma problemleri olan hastalarda uygun atellerle desteklenmesi önemlidir. Ortopedik ev terliklerinin kullanım bile tek başına topuk çatlaklarını önlediği ve tedavi ettiği bilinmektedir.
Tedavide yapılan yanlaşaların başında topuk kalınlaşmasının kuru kuru törpülenmesidir. Bu durumda deri ilk başta bir miktar incelmiş gibi görülse de korum amaçlı olarak kendini sonrasında daha da kalınlaştırarak onarmaya çalışmaktadır. Burada önerilen nokta mutlaka ayaklar banyo sonrası veya ılık suda bekletildikten sonra törpülenmei ve devamında mutlaka nemledirici kremler sık sık uygulanarak doku iyileşmesi esnasında uygun nem sağlanarak nüx engellenmeye çalışılır.
Topuk çatlaklarında yapılan ev peelinglerinde salisilik asit keratolitik denilen ölü deriyi eritici etkisinden yararlanmak için sıkça kullanılır. Burada dikkate dikmesi gerek konu salisilik asitin topuk için kullanılan oranlarının ev tipi kullanımlarda %15-20’ lik oranları geçmemesi gerektiğidir. Yoğun asit içerikler normal dokuya zarar verebileceğinden dikkatli olunmalıdır.
Medikal ayak bakımında frezeler yardımı ile doku hasarı oluşturmadan kalın doku temizlenir. Kullanılan frezelerin sağlamış oluğu mekanik temizlik sayesinde doku yaralanması oluşturulmadan istenilen normal doku düzeyine kadar rahatlıkla ulaşılmaktadır. İşlem sonrası doktorunuzun gerekli görmesi durumunda hafif peelingler uygulanabilir. Sonrasında gerekli bakım önerilerinde bulunularak tedavi tamamlanır.