Güzel güneşli bir tatili geride bıraktık, anılar biriktirdik, sevdiklerimizle mutlu vakit geçirdik, dinlendik, güneşlendik, günlük hayatın stersinden uzaklaştık, anı yaşadık ve ne de çabuk geçti. Sonunda yoğun iş temposuna başladık. Peki güneşten hasar görmüş cildimizin bakımı konusunda bir planınız var mı? Henüz bir planınız yoksa size bazı önerilerde bulunabiliriz.
Güneşten korunmak tabii ki yapmamız gereken önemli bir şey ama akılda kalması gereken şu ki hiçbir güneş koruyucu tam koruma sağlamaz. Sürülen güneş korucunun faktörünün yanında sürülme miktarı, sıklığı ve güneşin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkamamak, şapka, kapalı kıyafet gölgede kalmak gibi alınması gereken ek önlemler ile güneş hasarının derecesini azaltılabilir. Buna rağmen yüzde yüz korumadan hiçbir zaman bahsedemeyiz. Tatil sonrası oluşan güneş yanıkları lekeler ve ciltte kuruma en sık karşılaşılan sorunlar arasındadır.
Güneş yanıkları sonrası bakımda dikkat edilmesi gereken ilk konu söz konusu alanın güneşten korunması daha da özenli yapılmalı ki hasar daha da derinleşmesin. Epitelizan ve doku onaracı kremler ile süreç desteklenmeli. Sıcak duş, sauna, hamam, masaj, kese, spa gibi uygulamalardan doku hasarı tamamlanana adar uzak kalınmalıdır. Eğer yanık ciddi boyutlarda ve yaygın ise dermatoloji muayenenizi ihmal etmeyiniz.
Tatil sonrası oluşan cilt kuruluklarında genellikle güneş deniz ve havuzun katkısı büyüktür. Bu durumlarda keseden kaçınmak ve banyo sonrası cilt nemli iken nemlendiricileri uygulamak daha uzun ve etkili nemlendirme sağlar.
Oluşan cilt lekelerinde güneş hasarının birikici etkiyle lekenin daha da artmasına neden olacağı bilindiğinden güneşten korunmayı elden bırakmadan leke açıcı kremleri dermatoloğunuzun önerisi ile kullanmalısınız. Burada dikkat edilmesi gereken husus lekelerin ilk oluşmaya başladığı kızarıklık evresinde leke açıcı kremler çok dikkatli kullanılmalıdır. Bu kremlerin kendisi de bir miktar kızarıklık ve soyulma yapabileceğinden yoğun kullanım da doku hasarını artırarak lekelerin daha artmasına neden olabilir. Bu kremler gece kullanılmalı, çok az miktarlarda ve sadece leke olan alanlara sürülmelidir. Kızarıklık oluşturmaya başladığı anda kesilerek birkaç gün aralıklı kullanılmalıdır. Çok derin ve eski güneş lekelerinde bazen krem ile yanıt alınmaz ise leke için prp ( platelet rich plasma ), mezoterapi , peeling, lazer uygulamaları yapılabilir.
Cilt lekesi olan hastalarımızın en çok yaptıkları hatalardan biri de ev peelingleri ile oluşturulan cilt hasarıdır. Ev peelingleri son derece dikkatli yapılması geren uygulamalardır. Çünkü asit oranı, konsatrasyonu (asit pHsı) bilinmeyen ürünlerin yüze sürüldüklerinde ne kadar derin etki oluşturabilecekleri önceden kestirilemez. Limon, sirke, limon tuzu gibi ürünler cilt pH sından daha yüksek bir pH ya sahip olduklarından konsantrasyonları iyi ayarlanmaz ve yeterince sulandırılmadan direk cilde uygulanırsa ve hele bir de başka asitler ile de karıştırılarak uygulanırsa ciddi yanıklara sebep olabilir. Soyucu peelinglerin profesyonel kişilerce yapılması daha güvenlidir. Ev peelingi için benim sevdiğim kahvedir. Kahvenin antiaging etkisi barındırdığı antioksidanlar sayesindedir. Barındırdığı b3 vitamini cilt yenilemesinde ve kanser oluşumunu önlemede oldukça etkilidir. Güneş sonrası evde cilt bakımı için en güvenilir ve etkili olan uygulamadır. Kahve maskesi hazırlarken dikkat edilmesi gereken öncelikli olarak cildinizi tanımanızdır. Kuru ciltlerde cildi kurutan maskeler tercih edilmezken sivilceli ciltlerde yağ bazlı maskeler sivilcenizi arttırabilir.
Kuruciltler için tarifmizde 1 yemek kaşığı kahve 1 yemek kaşığı Hindistan cevizi yağı ile karıştırıldıktan sonra temizlenmiş cilde uygulanır ve 1 saat bekletildikten sonra ılık su ile temizlenir.
Yağlı ciltler için ise aynı maskeyi 1 yemek kaşığı kahveyi 1 yemek kaşığı süt ile karıştırarak uygulanır 1 saat bekletildikten sonra temizlenir. Sonrasında cildiniz için uygulayacağınız yatıştırıcı bir krem ile işlemi sonlandırabilirsiniz.
Süt ve yoğurt içerdiği laktik asit sayesinde hafif bir peeling etkisi sağlamasının yanında cilde, nem parlaklık sağlar, lekeleri açar. İçerisindeki probiyotikler sivilce ve rosa (gül hastalığında) ciltteki diğer istenmeyen mikroorganizmaların sayısını azaltarak tedaviye katkıda bulunur. Haftada 1 -2 kez yapılan süt ve yoğurt maskeleri bu sayede cilt bakımınıza farklı açıladan katkı sağlar. Yine burada kuru ciltler için süt maskeleri, yağlı ciltler için ise yoğurt maskeleri daha uygun olabilir.
Ev bakımlarınızın yanında güneş hasarına bağlı lekelerde dermatoloğunuzdan profesyonel tedavi seçenekleriniz hakkında bilgi almayı ihmal etmeyiniz.
Ayrıca güneşin ultraviyole (UV) hasarına bağlı gelişen aktinik keratoz gibi deri yanıkları skuamöz hücreli cilt kanseri öncüsü olabileceğinden tedavisini kış dönemi ihmal etmeyin. Yine ihmal edilmemesi gereken önemli bir konu da benleriniz. UV ışınları ile birlikte benlerin melanoma denilen cilt kanserine dönüşüm olabileceğidir. Özellikle ailesinde cilt kanseri hikayesi olan ve beyaz tenli bireylerde bu konu çok önemlidir. Yılda bir ben muayenesi yapılması rutinde önerilmektedir. Aile hikayesi olanlarda ben taraması bilgisayarlı fotoğraflama ve kayıt altına alınarak yapılan sistemlerce yapılması önerilmektedir.
Güzellik ve cilt sağlığı her zaman bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Cildiniz ile ilgili sorunlarınızda dermatoloğunuzdan profesyonel destek almayı ihmal etmeyin. Derinizi dermatoluğunuza emanet ediniz. Birlikte daha sağlıklı ve güzeliz.
Diğer Blog Yazıları
-
07.04.2022Yoğun diyet ve spora rağmen yok edilemeyen bölgesel olarak yerleşmiş yağ doku artışlarına bölgesel yağlanma denir. Bu duruma çoğu zaman selülit de eşlik etmektedir.
-
07.04.2022Bölgesel yağlanma ve selüliti ağırlaştırıcı faktörler: stres, kilo alımı, sedanter yaşam tarzı ve hormonal faktörlerdir. Vücutta biriken yağ dokusunun neden olduğu selülitten kurtulmak için öncelikle yaşam tarzının değiştirilmesi gerekir. Spor ve diyet ana hedefimiz olmalıdır. Vücut sıkılaşması için kilo verme sürecinde ve sonrasında önerilen uygun spor, selülit tedavisinde önemlidir.
-
07.04.2022Ergenlikten itibaren kadınlarda ve erkeklerde selülit oluşabilir. Kilo problemi ve beslenme bozukluğu ve hormon bozuklukları nedeniyle bazen çocuklarda da görülebilmektedir. Ancak tedavi seçenekleri gündeme geldiğinde 18 yaş üzerine yapılması daha uygundur.